1991 yılı olduğunu tahmin ediyorum. Üniversiteye hazırlık kursuna gidiyordum Kadıköy'de. Bir pazar günü ilk okula arkadaşım Cem ile beraber Akmar Pasajı'nın kitapçılarla dolu zemin katında geziniyorduk. Bir sahafın vitrininde gördüm Turbo'nun 'Dead End' albümünü. Kapağından çok etkilendim. Rica ettim benim için çalar mısınız diye. Sakallı heybetli bir adamdı sahafın sahibi. Kasa ünitesinin yanına kurduğu kadim bir pikapın şeffaf plastik kapağını kaldırdı. İtinaya kartonundan çıkartıp plağı pikaba yerleştirdi. Müzik başladığında kendimden geçtim. Saf kan thrash metal. O kadar hoşuma gitti ki anlatamam. O plak benim olmalıydı. Kaç paraydı ki? Çok paraydı. Yani belki de çok değildi ama muhtemelen benim öğrenci harçlığıma göre çok paraydı. Alamadım. Düşündüm ki babamdan isterim akşam daha çok harçlık ve hafta içi gider alırım. Öyle de yaptım ama ne yazık ki ikinci gidişimde satılmıştı plak. O zaman internet filan da yok ki araştırıp bulasın alasın başka bir kopyasını. Aklıma yer etti bir kere. Yıllarca aradım bu albümü. Ne plakmış arkadaş. Yok, yok, yok. Sıkı durun şimdi. Nihayet 2004'de internet üzerinden satan birine rastladım. Tam 13 sene sonra hem de. Üniversite bitmiş, askerlik bitmiş, evlenmişim ve hala peşindeyim ama buldum işte. Girdim açık arttırmaya kazandım. Heyecanlı bekleyiş başladı. Postacı plağı getirdi. Bu da nesi? Plak temiz. Tertemiz. İç kabı da öyle ancak karton kapağını ışığa tuttuğunda üzerinde binlerce yazı yazıldığını, altlık olarak kullanıldığını görüyorsun. Felaket! Plağı salonda televizyonun karşısına koydum izliyorum. Uzaktan kapağın üzerindeki izler görünmüyor ama oradalar işte. Hevesim kaçtı. Sonra bir tane daha buldum. Onu da satın aldım. O da bir geldi ki orijinal baskı değilmiş. Kapak resmi ve yazıların renkleri kaymış. Demek ki bir şeyin üzerine fazla düşmemek lazım. İki tane Turbo 'Dead End' plağım oldu. Şımarıklığa bak sen. Hala sahip olmuşum gibi gelmiyor. Koleksiyoncular böyle hassas oluyor işte. Ne yaparsın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder